7 Şubat 2011 Pazartesi

sevgilinin gözünden sevgili.

bana bakarsın gözlerini kacırarak.
diyemezsin ki aslında bende cok sevdim seni.
aklıma gelir hep hallerin, gulerim bazı bazı
diyemezsin ki aslında özlerim ben seni,
seninkinden cok belki de
itiraf edemem kendime, kaldıramaz batarsam bu çukura diye
aşk cukuruna.
sana yazdırdım mı şiirleri, söylettim mi şarkıları?
aglattım mı seni gunlerce gecelerce
her kadehte beni bulmaya calıstın mı?
bende dusundum seni her gece,
senin ictigin her kadehte aklımdaydın.
soyledıgım sarkılar sanaydı, bakıslarım senin
sigarami icerken bile geldin aklıma ara ara
olsaydı da sigaramin dumanına sarsam deseydi dedim.
bende cok sevdim seni,
ama olurum ben boyle.. dalarım kendime,
düşüncelerimde bogulurum.
soyutlanırım tıpkı bir melek gibi.
meleginim senin ,bilirim icten ice.
beni bırakamazsın diye de bundandır soylemem.
omzundakinden nasıl vazgecer insan
senin canını veren ben degilim ama gerektiginde Azrail'in olurum
canını bile ben alırım.
neden mi eminim bu kadar kendimden?
cünkü ben senim, sen de ben!
                                                     MELİS SARACOGLU

Diyemedim!

simdi agzımda su sarkı vardı aklıma geldi yazmak. 
"gidiyorsun
bilmedigim uzaklara
bakarken ardından
gitme kal diyemedim"
"ayrılık bircok seyi aldı goturdu benden
dostlarım sordular o gitti diyemedim."
Ben bu sarkıyı birine kalmaya giderken, uzun sureli ailemden ayrılırken ki bazen 1 gun bile uzun gelebilir, arkadaslarımdan ayrılırken, havaalanlarında, otogarlarda, sarılırken, opusurken, kısacası vedalarda soylerım. gidersek de donemezsek; dönersek de bulamazsak diye soylerim hep. 

birine "seni seviyorum" demeyi de alıskanlık edinmişimdir. hissederek soyleyeceksem gozune bakarım sarılırım, hisseder zaten o ama kapatırken telefonu, vedalasırken, yola giderken soylerim. soylerim ki o pişmanlık omur boyu kalmasın icimde. hem sevdiklerine o en guzel iki kelimeyi birlestirmenin ve bunu ona hissettirmenin nesi kotu ki ? 

"simdi her sey anlamsız
YARIM KALDI aşkımız
akarken gözyaslarım deli gibi zamansız
seviyorum seviyorum seviyorum diyemedim!"

Gururun engel olmasın, seviyorum de! 

6 Ocak 2011 Perşembe

her anında yanında olabilsem

o kadar etkilendim ki, bogazım dugumlendi, cumle kuramadım, tuslara dokunamadım. cok degişik. bazen sozcukler agzımızdan cıkıyor ama aslında hıc anlamadan soyluyoruz , " hic bir sey gorundugu gibi degil." ne demek ki bu? aslında bılıyo muyuz? yolda yururken bi insanla gozgoze gelıyorum, dusunuyorum: acaba ne derdi  , ne tasası vardır?? sonra ben kendime dalıyorum, sessiz oluyor her yer. bazen de cıglık cıglıga bir feryat! bir tanıdıgım dedi ki çok gülenin cok derdi vardır, öyle midir? saklamaya mı calısır. yada hic gulmuyorsa mı sorun aranmalı, kendini aynaya teslim etmeli?? kndine gelmeli.. birisi yardım etmeli. herkesin ilk yardım edecegi kişi kendisidir ama,buna eminim. insan istemezse yaptıramaz kimse ona bir sey.
ogrendim bugun. 2 haftadır tanıdıgım ,2 kez yanında uyudugum insanın hayatının en buyuk "sey"ini ogrendim ,belki de daha buyugu vardır, "sey" diyorum cunku o mutluluk mudur, üzüntü mü, pişmanlık mı, geri dönüş mü, yeniden başlama mı, nokta mı virgül mü, nedirrr bilmiyorum,isim koyamıyorum belki de bunun icin ogrendigimde tepkimi veremedim. sadece gözlerim doldu, neden doldu gözlerim? benim sorunum buyuk sandıgım icin mi , ona yeterince onem vermedigimi dusundugum icin mi yada onun ne kadar guclu oldgunun farkına vardıgım icin mi?
o toparlamış kendini, ama gordum ki nicedir dalıp gitmesi, gulerken aslında dalıp gitmesi bundanmıs. bi yıkık varmıs icinde , bir harabe.. hic olmadık bi yere aklına gelir, dalar gidermiş. bana actı kalbını, hislerini, gecmişini.. ben nasıl onu sevmem ki simdi. o beni secmişken ben nasıl... nasıl...
emin oldugum tek sey hayatımda kalıcı insanlardan birisi olucaktır o, beni mutlu edebilecek, varlıgını hissettirebilecek, omzunda ağlanabilecek, yanında uyunabilecek bir "birey"dir o. o büyümüş de olsa bir cocuktur aslında hepimiz gibi. 
 (bu yazı 13.08.2010 tarihinde tarafımdan yazılmıstır.)

30 Aralık 2010 Perşembe

sitem

Beni soracak olursan hayli kırgınım
Kırgınlık bir yana bir de şaşkınım
Tek tek anlayarak hatalarımı
Sevmeye çalışıyorum yalnızlığımı
İşte ben böyle bir hal içindeyim
Aslında derin keder içindeyim
Bazen bilmeyerek ne yaptığımı
İyi kötü güzel çirkin her biçimdeyim
Bazen isyan edip yalnızlığıma
Sana karşı ince bir sitem içindeyim

29 Aralık 2010 Çarşamba

sözcüklerin suskunlugu

ilişkiler başlar hem de nasıl güzel, degerle baslar. her gun konusursun, doyamazsın.. uyuyamazsın, karnın sonu gelmez kelebek vadisi gibidir. gozunun onunce onun yuzu, onun gozleri vardır hep. gun gectikce bir arkadasından daha kopup ona daha cok baglarsın kalbini. ve gun gectikce o bi arkadasından koptugu icin daha cok sogur senden. günler gecer, belki aylar... günlerin günleri kovalaması bir tarafın pes etmesiyle sonlanır. işte o zaman..!

işte o zaman, dengeler degişir, düzen bozulur. 
daha az konusmaya baslarsınız. kelebeklerin ömrünün bir gün oldugunu sana her tartısmanızda hatırlatır. artık uyuyamazsın. uyuyamazsın cunku kavgalar, hakaretler, kalp kırmalar canını acıtır. icine dert olur. gözyasların akar akar;kurudugunda uyumus olursun belki ertesi günün yeniden onlayken onsuz baslayacagını bilerek. artık bilirsin, unuttugun gercegi bilirsin, kelebeklerin ömrü bir gunken senin karnında neden bu kadar uzun sure canlı kaldılar, anımsarsın. 
aradıgında nasılsın yerine , nerdesin sorusu yonelir artık hep. cunku artık halin, hatrın degil, kimle nerde oldugun ön plandadır. artık her zaman her sey icin bir bahanesi vardır. senin sordugun soruları da hep gecistirme halleri. 
o icinde hissettigin duygular var ya, telefondaki soguklugundan icine isler. sesin titrer, onu bile umursamaz. 

gün gelir sorarsın. hala anlamadın mı dersin, neyi der. kapatırsın telefonu aglarsın.  belki yanımda olsaydı kıyamazdı gözlerimin yaşına, belki gorurdu icimdeki yası, yaşı dersin. onu kaybediyorsundur, anlarsın. istemesen de zaten anlamak zorundasın. 

en işlemez laf da şudur cevrenden gelen: aman boşver, takma. mumkun mudur deli gibi severken , o uyurken bile onu izlerken , yanında oldugu her an özlemini hissederken bunu yapabilmenin imkani var mıdır? 

canın acır, için yanar. gidiyordur. engeli yoktur. arkasından bakarsın göremezken onu. işte o anda,
"sözcükler susuverir fitili kısa mum gibi"

23 Aralık 2010 Perşembe

asırlık kadına ihtafen

seni nasıl özledim bir bilsen..
kokun içimde hala, evinin mis kokusu
"bre" ile başlayan, "ziyanı yok" ile biten cümlelerin
simdi konusamadıgını bilmek, o ilk model cep telefonunla bana "yavrum" deyişini duyamamak ne kadar kırıcı.
bayram-seyran demez harclık verirdin, minik çikolatalar evin her köşesinde olurdu sanki bize tuzak kurmak istercesine.
horlamandan şikayet ederdim, şimdi uyusak da aynı odada sen beni uyutmasan da razıyım.
her halinde kusursuz güzelliğin..
sarı sacların, ojeli tırnakların, kremli ellerin
simdi yerlerini silinmiş ojeler, bazen olmayan mor tırnaklar...
kar beyaz saclar almış.
olsun asırlık kadın, senin eşin yok benim icin bu dünyada. 
kendini o kadar mükemmel yapmışsın ki gözümde, annem bile seni andırmıyor bana. 
ilah kimdir?
ilah, benim ilahım anneannemdir, ananem'dir! 
konuşamasan da, hayaller görüp bizleri tanımasan da, resimlerimize bakıp baskalarını anımsasan da sen benim kraliçemsin!
kırışık ellerinden öperim.

makyaj

"Makyajına ve yüzündeki boyalarına güvenme. Yollar da güzeldir ama altından kanalizasyon geçer."